
2 Haziran 2014 Pazartesi
KÖTÜ AHLAKIN MAHALİ NEFİS
ESTA FİRULLAH ESTA FİRULLAH SÜMME ESTA FİRULLAH EL AZİM BİSMİLLAHİRAHMANİRAHİM
lügat yönünden nefs bir şeyin varlığı hakikati zatı ve kendisi manasına gelir.
Bir şeyin nefsi o şeyin zatı varlığı ve kendisidir.
Halkın ifadelerinde ve âdetlerinde geçen bu kelimenin diğerinden farklı birçok manalara gelmesi ihtimali vardır.
Çünkü birbirine zıt manalarda kullanılmaktadır. Nefs bazılarına göre ruh
bazılarına göre mürüvvet ve adamlık bazılarına göre cesed ve beden diğer bazılarına göre ise kan manasına gelmektedir.
Sûfiler zümresinin muhakkik olanlarına göre bu sözden maksat bahsedilen manalardan hiç biri değildir.
Onlar ittifakla derler ki Hakikatte nefs şerrin kaynağı kötülüğün temelidir.
Bir gruba göre nefs ruh gibi kalıba ve bedene tevdi edilmiş olan ayndır.
(Kendine has varlığı ve bünyesi olan bir şeydir.) Diğer bir gruba göre nefs
hayat gibi kalıbın ve bedenin sıfatı olan bir şeydir.Onlar kötü huyların ve çirkin
fiillerin ortaya çıkmasının sebebi nefstir diye ittifak etmişlerdir.
Bu da iki kısımdır biri günahlar diğeri kibir hased cimrilik öfke kin ve bunların
benzeri olup da şer’an ve aklen makbul olmayan kötü huylardır.
Şu halde günah olan hususlar tevbe ile defedildiği gibi bu gibi vasıflar da nefsten riyazetle defedilebilir.
Çünkü mâsiyet dediğimiz günahlar zâhiri vasıflardandır. Bu huylar ise bâtınî vasıflardır.
Bâtında zuhûr eden aşağı vasıflar zâhirdeki yüksek vasıflarla temizlenir.
Zâhirde zuhur eden şeyler ise bâtındaki vasıflarla arındırılır.
Nasıl âlemde şeytan-melek Cehennem-Cennet var ise (ve bunlar gözlerimizle görülmüyorsa)
tıpkı o şekilde nefs ile ruhun her ikisi de kalıba ve bedene tevdi edilmiş latifelerdendir.
Ama biri şer mahalli öbürü hayır mahallidir. Aynen gözün görme kulağın duyma ve dilin tatma mahalli oluşu gibi.
İnsan bedenine tevdi edilmiş bulunan diğer ayn (varlık) ve vasıflar için de durum böyledir.
Nefse muhalefet etmek bütün ibadetlerin başı ve tüm mücahedelerin kemâlidir. Kul bundan başka Hakk’a giden bir yol bulamaz.
Çünkü nefse muvafakatte kulun helâki muhalefette ise kurtuluşu vardır.
Hak Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri nefse muhalefet edilmesini emretmiş nefse muhalefet etmek için çaba harcayanları
övmüş ve nefsin isteğine uyarak hareket edenleri kınamıştır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur
O kimse ki nefsini hevâsından ve arzusundan nehyetti işte onun yurdu Cennettir.
Nefsinizin hevâ ve arzusuna uymayan bir şeyi size getirdiği zaman siz Peygamber’e s.a.v karşı kibirlenip duracak mısınız?
Allah Teâlâ sıddîk vasfına sahip olan Hz. Yusuf’dan (a.s) bahsederken onun şöyle dediğini bize haber vermiştir
Rabbimin merhamet etmesi müstesna şüphe yok ki nefs kötülüğü emredicidir. Peygamber (s.a.v.) de
Allah bir kuluna hayır murad ederse nefsinin ayıplarını ona gösterir buyurmuşlardır.
Eser ve haberlerde şöyle bir şey vârid ve mevcuttur Mukaddes ve Müteâl olan
Allah cc Davud’a (a.s) şöyle vahyetti Ey Davud! Nefsine düşman ol ona düşman olmak suretiyle de bana dost ol.
Zira ona düşman olmakta benim dostluğum vardır.

Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder